Blog Arşivi

11 Ocak 2011 Salı

Âşık Paşa (1272–1333)



Ø                 Âşık Paşa 14. yüzyıl Anadolu sahasında yetişmiş ünlü tasavvuf şairlerindendir. Asıl adı Ali’dir.
Ø                 Kırşehir doğumlu olan Âşık Paşa, Anadolu Türkleri arasında tasavvufu yaymak için uğraşmıştır.
Ø                 Âşık Paşa'nın iyi bir öğrenim gördüğü, Arapça, Farsça ve İslami bilgileri bildiği, tasavvuf türünü edindiği sufiyane şiirler yazdığı, siyasete katıldığı gene kaynakların verdiği bilgiler arasındadır.
Ø                 Yunus Emre’nin etkisinde kalan, hem hece hem aruzla şiirler yazan sanatçının en önemli eseri Garib-nâme adlı mesnevisidir.
Ø                 Şiirlerinde "Âşık, Âşık Paşa, Muhlisoğlu Âşık" mahlaslarını kullanmış olan Âşık Paşa'nın bir divanı oluşturacak sayıda olmamakla birlikte manzumeleri de bulunmaktadır.

Garib-nâme:
Ø                 12.000 Beyit dolayında olan Garib-name dini-tasavvufi konulu bir mesnevi olup halka tasavvufu öğretmek amacıyla yazılmıştır.
Ø                 Tasavvufu tanıtıcı ve öğretici bilgiler vermesinin yanı sıra, "insan-ı kâmil" olmayı öğütleyen ahlaki, didaktik bir hüviyete sahiptir.
Ø                 Bir bakıma Âşık Paşa, Mevlana Celaleddin Rumi'nın mesnevi'sinde yaptığını Türkçe olarak Garibname'de yapmıştı. Nitekim Mesnevi'nin hem biçim özellikleri, hem de içeriği bakımından Garib-name'ye etkisi olmuştur.
Ø                 Eser, yüzyılın diğer mesnevilerinin kalıbıyla; fa'ilatün / fa'ilatün / fa'ilün kalıbıyla yazılmıştır.
Ø                 Mesnevi, bab denen on bölüme ayrılmış ve her babda da o babın sayısına uygun konular anlatılmıştır. Bu bakımdan eserin geometrik bir düzene sahip oluşu dikkat çeker.
Ø                 Âşık Paşa 14. yüzyıl Anadolu'sunun siyasi ve ideolojik birliğinin sağlanmasında ve halkı eğitmekte anadilinin gücüne ve yararına inanmış bir aydındır. Bu nedenle Garib-name'de Türkçeye önem verilmesi gerektiğini belirtmiş ve eserini bilinçli olarak Türkçe yazmıştır. Kısacası Garib-name, bilgilendirici, öğretici yanıyla önemli olduğu kadar, yazıldığı dönemin dil özelliklerini taşıması ve Anadolu'da gelişen edebi dilin Türkçe olması konusunda, Âşık Paşa'nın duyarlılığını göstermesi bakımından da dikkate değer bir kaynaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder